Diğer

Neonatal Hipertansiyonda Tedavi Yaklasimlari ve Prenatal Risk Faktörleri

  • Nesrin Besbas

J Curr Pediatr 2005;3(1):-

Yenidogan döneminde normal kan basinci degerlerinin bilinmesi, kan basincinin yüksek veya düsük oldugu durumlarda dogru yaklasimi saglamak açisindan önemlidir.Saglikli yenidoganlarda sistolik kan basinci, yasamin ilk alti haftasinda hizli bir yükselis gösterir ve bu özellikle ilk bes günde daha belirgindir.Yasamin ilk haftasinda, sistolik kan basincinin 95. persentili, 95- 96 mmHg iken 2-6. haftalar arasinda 104-113 mmHg’ dir. Kan basincinda izlenen artislar, dogum agirligi, gestosyonel ve postnatal yas ile iliskilidir.Yenidoganlarda hipertansiyonun insidansi %0.2 ile %2.6 arasinda degismekte ve siklikla renal (tromboz, parankimal hastalik, obstruktif uropati) veya kardiyovasküler (PDA, aort koarktasyonu) anormalliklerin varligini göstermektedir. Bronkopulmoner displazili hastalarda da yüksek oranda (%43) hipertansiyon görülmektedir. Nadir görülen sebepler arasinda ise yenidoganda (örnegin steroidler) ve annede (örnegin kokain) ilaç kullanimi sayilabilir.Intrauterin gelisme geriligi ve düsük dogum agirligi ile renal gelisim anormallikleri ve düsük nefron sayisi arasinda iliski vardir. Esansiyel hipertansiyonu baslatan esas olayin renal filtrasyon yüzey alanindaki düsüklük oldugu varsayilmaktadir. Renal filtrasyon yüzey alanindaki düsüklügün sodyum retansiyonuna ve beraberinde artmis kan volümüne yol açmasi ise ortalama arteriyel kan basincinda artisa neden olmaktadir. Nefron sayisinda düsüse neden olan maternal faktör,endotelyal hücre proliferasyonunu inhibe etmektedir. Deneysel ve klinik çalismalar; ürik asitin endotelyal disfoksiyon, düsük nefron sayisi ve hipertansiyon gelisiminde önemli bir mediatör oldugu üzerinde durmakta ise de diger mediatörlerin katkisininda gözardi edilemeyecegi belirtilmektedir. Annede 3. trimestirde saptanan yüksek ürik asit düzeyi plesantayi geçerek endotelndisfonksiyonuna, bununda intrauterin gelisme geriligi ve nefron gelisiminde bozukluga yol açtigi düsünülmektedir.Birçok hipertansif infant bir yasin altinda normatansif olmakta ve iki yasindan sonra çogu bebegin antihipertansif ihtiyaci olmamaktadir. Klinik bulgu ve/veya organ tutulumu yoksa 99. persentilin altindaki kan basinci degerlerinin ilaçla tedavisi önerilmemektedir. Ilaç tedavisi baslanmadan önce bebegin klinik durumu belirlenmeli ve inotropik ajanlarin infüzyonu, volüm yüklenmesi ve agri gibi düzeltilebilen ikincil nedenler ortadan kaldirilmalidir. Bunu takiben klinik duruma özgül en uygun antihipertansif ajan seçilmelidir. Medikal tedavi gerekiyorsa seçim bes grup ilaç arasindan yapilmalidir: diüretikler, adrenerjik blokerler,kalsiyum kanal blokerleri, angiotensin enzim inhibitörleri. Akut, siddetli hipertansiyonu olan hastalarda sürekli intravenöz infuzyonlar en uygun yaklasimdir. Kalsiyum kanal blokeri olan nikardipin intravenöz infüzyon seklinde verildiginde (0.5mg/kg/dk) kan basincini %20 oraninda azaltmaktadir. Oral antihipertansif ajanlar ise daha az siddetli hipertansiyonu veya akut hipertansiyonu intravenöz infüzyon ile kontrol altina alinmis hastalarda kullanilir. Adrenerjik blokerler özellikle kronik akciger hastaligi olanlarda kullanilmamalidir. Böyle durumlarda diüretik kullaniminin hem kan basinci hem de pulmoner fonksiyon üzerine yararli etkileri olmaktadir.Yenidogan döneminde hipertansiyon nadir görülmektedir. Bu yas grubunda antihipertansif baslama endikasyonlari hala tartismali ve tedavi yenidogan dönemindeki degisken böbrek ve karaciger fonksiyonlari nedeniyle zordur.