Infektif endokardit kalbin endokardiyal yüzeyinin enfeksiyonudur. Bugün hala tedavideki yeniliklere ragmen yüksek mortalite ve morbidite oranina sahiptir. Stafilokok ve streptokok gibi gram pozitif mikroorganizmalar en sik rastlanan etkenlerdir. Pseudomonas aeruginosa ise literatürde çok nadir olarak rapor edilen bir etkendir. Genel olarak, gram negatif basiller endokarditlerin %5.3 ile % 12’sinden sorumludur. Pseudomonas endokarditi siklikla kalbin sag tarafini etkiler ve intravenöz ilaç kullananimi en bilinen risk faktörüdür. Ayrica, kardiak cerrahi, P. aeruginosa bakteriyemisi, santral kateter kullanimi, prostetik kalp kapakçigi, hemodiyalize giris pseudomanas endokarditine zemin hazirlayan diger durumlardir. Günümüzde P. aeruginosa endokarditi tedavisi ve süresi tartismalidir ve hala bu konuda birlik saglanamamistir. Biz, mütakip kereler cerrahi ve farkli antimikrobiyal kombinasyon tedavisi alan açik kardiak cerrahi sonrasi P. aeruginosa endokarditi gelisen vakamizi, tedavi güçlügünü ve uzun süreli tedavinin önemini vurgulamak için dikkatinize getirmek istedik.2 yasinda erkek hastaya Fallot tetralojisi (TOF) nedeni ile VSD için yama kullanilarak tam düzeltme operasyonu yapilmis. Post-operatif 7. gün atesleri yükselen hastanin yapilan ekokardiyografisinde (EKO) vejetasyon saptanmadi ve ampisilin-sulbaktam ve amikasin tedavisi ampirik olarak baslandi. Alinan kan kültüründe Pseudomonas aeruginosa üremesi üzerine antibiyotik tedavisi meropenem ve amikasin olarak degistirildi, sonraki kan kültürlerinde üremesi tespit edilmeyen hasta 28 günlük tedavi sonrasi taburcu edildi.Iki ay sonrasinda ates sikayeti ile yeniden basvuran hastanin yapilan EKO’sunda yama üzerinde vejetasyon tespit edilmesi üzerine vankomisin, seftazidim ve netilmisin ampirik olarak baslandi. Kan kültüründe tekrar P. aeruginosa üremesi sebebiyle seftazidim tedavisi meropenem ile degistirildi. 3. haftada vejetasyon devam etmesi nedeniyle tedaviye siprofloksasin eklenen hasta tedavinin ikinci ayinda opere edilerek yama degistirildi ve triküspid kapak üzerinden vejetasyon temizlendi. Kan kültürlerinde üremesi tekrarlamayan, 34 gün daha meropenem, siprofloksasin ve aminoglikozit tedavisi alan hasta taburcu edildi.Taburculuktan bir ay sonra tekrar atesi yükselen hastada sag ventrikülde vejetasyon tespit edildi. Ampirik olarak meropenem ve amikasin baslanan hastanin kan kültüründe tekrar P. aeruginosa üredi. Amikasin, seftazidim ve siprofloksasin kombinasyonuna geçilen hasta opere edilerek vejetasyonlar temizlendi ve kültürlerinde üreme olmayan hasta 68 günlük antibiyotik tedavisi sonrasi taburcu edildi. Alti aylik izlemde sikayetleri tekrarlamadi.P. aeruginosa tedavisi halen tartismalidir. Medikal tedavi tek basina kullanilabilmektedir ve uzun süreli olmasi önerilmektedir. Ancak siklikla etken eradike edilemedigi için cerrahi tedaviye ihtiyaç duyulmaktadir. Bizim vakamizda oldugu gibi cerrahi tedavi sonrasi uzun süreli antipseudomonal tedavi verilmesi kisa süreli tedaviden daha etkili olabilir. Çocukluk çaginda kinolonlar kisitli olarak kullanilabilmektedir, ancak bizim vakamizda oldugu gibi pseudomonas endokarditi, kistik fibrozis ve komplike üriner sistem enfeksiyonlarinda alternatif ajan olarak kullanilabilir. P. aeruginosa endokarditi yüksek mortalite ve morbiditeye sebep olmaktadir. Taninin en kisa sürede konarak uygun tedaviye baslanmasi çok önemlidir.