Çocuklarda Basagrisi - Derleme
PDF
Atıf
Paylaş
Talep
Derleme
P: -
Eylül 2003

Çocuklarda Basagrisi - Derleme

J Curr Pediatr 2003;1(1):undefined-undefined
1. Uludag Üniversitesi Tip Fakültesi Çocuk Sagligi Ve Hastaliklari Anabilim Dali Çocuk Nöroloji Bilim Dali, Bursa
2. Uludag Üniversitesi Tip Fakültesi Aile Hekimligi Anabilim Dali, Bursa
Bilgi mevcut değil.
Bilgi mevcut değil
PDF
Atıf
Paylaş
Talep

Insanlarin sik karsilastigi yakinmalardan birisi olan bas agrisi kafatasi içinde veya disinda yer alan agriya duyarli olusumlarin degisik nedenlerle etkilenmesi sonucu ortaya çikar. Bu yakinma merkezi sinir sistemindeki (MSS) patolojilerden kaynaklanabildigi gibi vücudun diger bölümlerinin rahatsizliklarinin bir belirtisi olarak da karsimiza çikabilir. Bas agrilari bazen hayati tehdit edici bir patolojinin habercisi olabildigi gibi, bazen de bir enfeksiyona, ailevi olarak geçebilen vasküler patolojilere veya psikojenik kökenli nedenlere bagli olabilir.Yetiskinler arasinda bas agrisi yakinmasi ile karsilasmayan hemen hemen yok gibidir. Ancak yas küçüldükçe bu yakinma ile basvuran hasta sayisi da azalmaktadir. Bu da küçük yastaki çocuklarin muhtemelen agriyi ve niteligini ifade edememelerinden kaynaklanmaktadir. Çocuklarda bas agrisi prevalansi yas ile birlikte artis göstermektedir. Polonya’da yapilan retrospektif çalismada bir yil içerisinde okul çagi çocuklarinin % 75’inin bas agrisi geçirdigi tespit edilmistir (1). Iskandinavya’da yapilan bir çalismada ise, 7 yas civarindaki çocuklarin % 1,4’ünde gerçek migren, % 2,5’inde non migrenöz bas agrisi, % 35,0’inde de diger nedenlere bagli bas agrisi tanimlanmistir (2). On bes yas civarinda ise, migren sikligi % 5,3 olarak verilirken, non migrenöz bas agrilari % 15,7, diger nedenlere bagli bas agrilari da % 54,0 oraninda bildirilmistir (3). Ülkemizde bu konuda genis kapsamli çalismalar sinirli olup 6-15 yas arasindaki çocuklarda bas agrisi orani % 37,3 olarak bildirilmistir (4). Alti yillik periyodu kapsayan bir çalismada ise çocuklarin % 80,0’inin bas agrisi yakinmasi ile karsilastigi bildirilmektedir (3).Sonuç olarak yapilan epidemiyolojik çalismalar adölesan öncesi dönemde bas agrisi insidansinin % 20,0 ile % 54,0 arasinda degistigini göstermektedir (2,3).

Etyoloji ve Klinik

Hekimler bas agrisini nörolojik bir hastaliktan daha çok bir semptom olarak göz önüne almalidir (6,7). Bas agrisina sebep olan sendromlar ve etmenlerin bilinmesi hastanin degerlendirilmesi ve tedavisinin planlanmasinda çok önemlidir. Agri karakterinin, görülme sikliginin ve ortaya çikis zamaninin bilinmesi, altta yatan sebebin bulunmasinda klinisyene yol göstericidir.Bas agrisi nedeni ile poliklinigine basvuran çocuklar agrinin nedenleri yönünden degerlendirildiginde, bunlarin % 39,0’inin viral hastaliga, % 16,0’inin sinüzüte, % 16,0’inin migrene, % 6,0’inin post travmatik, % 5,0’inin gerilim tipi bas agrisina ve % 5,0’inin farengite bagli gelistigi bulunmustur (11,12). Ayrica intrakranial infeksiyonlar, menenjitis, hipertansiyon, subaraknoid veya intraserebral kanama ve hidrosefali bas agrisinin daha az görülen ancak erken tani ve tedavisi önemli olan diger nedenleri olarak siralanabilir. Bas agrisinin izole ciddi nedenleri oldukça nadirdir. Bunlar da genellikle dikkatli bir öykü ve fizik muayene ile taninir veya dislanirlar.Tanida dogru ve eksiksiz olarak alinan hikaye esastir. Çocuk ve adölesanlar sorulara çok çesitli sekillerde yanit verirler. Küçük çocuklar bas agrisina bagirarak, sallanarak, bir kenara çekilerek reaksiyon gösterebilirler. Daha büyük çocuklar ise agriyi anlar, lokalize eder ve hatirlarlar. Bu nedenle sorular çocuk ve ana babaya birlikte yöneltilmelidir. Standart pediatrik hikayede; hamilelik, dogum, büyüme ve gelisme, daha önce geçirilmis önemli hastaliklar, ensefalopatik bulgular, ilaçlar, allerjileri hakkinda genis ve detayli bilgi edinilmelidir. Kisilik ve davranis degisiklikleri, ataksi, sok letharji, konvülsiyon, görme bozukluklari ve güçsüzlük gibi spesifik nörolojik semptomlarin olup olmadigi sorgulanmalidir. Ayni zamanda hipertansiyon, kronik sinüs hastaligi, daha önce geçirilmis psisik hastaliklar, travma ve daha önce uygulanan tedaviler hakkindaki bilgileri de kapsamalidir (6,7).Genel fizik muayene; kan basinci ölçümünü, derinin petesi, hipo veya hiperpigmente lezyonlar yönünden incelenmesini kapsamalidir. Hikaye alinirken ve fizik muayene sirasinda hastanin suur seviyesi, dili ve etrafa ilgisine dikkat edilmelidir. Nörolojik muayene bas çevresinin ölçümü, saçli derinin hassas nokta açisindan palpasyonu ile baslamalidir. Palpasyon sinüzit ve gizli bir travmanin taninmasinda yardimci olabilir. Göz muayenesi dikkatlice yapilmali ve herhangi bir alt kranial sinir ve serebellar anormallikle birlikte olup olmadigi saptanmali, birliktelik varsa santral sinir sistemi içerisinde lokalizasyon yapilmaya çalisilmalidir. Fundoskopik muayene en sona birakilmalidir. Burada , papil ödemi, optik atrofi veya retinal kanamanin olup olmadigi arastirilmalidir (6,7).

Laboratuvar

Hikaye ve muayeneden sonra muhtemel tanilar düsünülmeli ve ayirici tani yapilmalidir. Laboratuar testlerinin bu islemlerden sonra seçimi gerek tani gerekse ayirici taniyi rahat yapmak için gereklidir. Yapilacak laboratuar testleri hikayeye göre düzenlenmelidir. Her testin degeri hastanin klinik bulgulariyla uyum içerisinde olup olmamasina, ayirici tanidaki katkisina göre degismektedir. Örnegin rutin kan sayimi, eritrosit sedimantasyon hizi gibi laboratuar tetkikleri bas agrisinin enfeksiyonlara veya habis tümörlere baglanabilecegi durumlarda çok gerekli iken, common migren’li veya kafa içi basinç artimi belirtileri olmayan, muayenesi normal olan kronik non-progressif bas agrili vakalarda genellikle tani ve ayirici tanida yardimci degildir. Hikaye ve fizik muayene sonucunda gerektiginde diger kan testlerinden laktat, pruvat, amino asitler, koagülasyon testleri, lipid profili, toksikolojik tarama testleri yapilabilir.Lomber ponksiyon herhangi bir enfeksiyon olasiliginda, psödotümör serebri gibi artmis kafa içi basinç varliginda ve demiyelinizan hastaliklarda gereklidir. Diger yandan kafa içi basinç artimi, yer isgal edici lezyondan kaynaklaniyorsa lomber ponksiyon beynin herniasyonuna yol açacagindan kontendikedir.Kafa röntgeni ve EEG bas agrisinin tanisinda nadiren kullanilir. EEG çekimi çocukta bas agrisi yakinmalari ile birlikte suur kaybi, suurda dalgalanmalar, anormal hareketler varsa, ayirici tanida konvülzif hastaliklar düsünüldügünde gereklidir. Ancak migrenli vakalarin yaklasik % 10 kadarinda bas agrisi ile ilgisi olmayan benign fokal epileptiform bosalimlarin olabilecegi hatirlanmalidir (15).Kraniyal görüntüleme çalismalarina gelince; patolojik nörolojik muayene bulgusu olmayan çocuklarda kranial görüntülemenin sinirli bir degeri vardir. Tipik migren ve gerilim tipi bas agrisinda MRI ve BBT gibi görüntüleme çalismalari genellikle gerekmez. Bas agrisi ile gelen çocuklarda asagidaki durumlarda kranial görüntüleme gereklidir. Bunlar; yasin küçük olmasi, MSS içersinde kitle lezyonunu hatirlatan durumlar, bas agrisi siddet ve sikliginin artmasi, nörolojik ve oküler muayenede anormallik gibi siralanabilir (16) (Tablo 4).