Giris
Sismanlik (obezite) vücuttaki yag miktarinin artmasi olarak tanimlanmaktadir. Yarattigi sonuçlar nedeniyle ileri yaslar için ciddi bir saglik sorunu olan sismanlik, eriskinler kadar çocuklari da tehdit etmektedir (1,2). Sismanlik her yas grubunda görülmekle birlikte fizyolojik olarak hizli yag depolanmasinin meydana geldigi yaslarda daha sik görülmektedir. Çocukluk döneminde en sik olarak yasamin ilk yili, bes-alti yas arasi ve puberte döneminde olmaktadir (3). Bununla birlikte okul öncesi yasta obezite görülme orani tüm dünyada giderek artmaktadir (4). Okul öncesi yaslarda sisman çocuklarin %26-41’inin ve okul çocuklarinda sisman olanlarin %42-63’ünün eriskin yasta sisman kalmaya devam ettigi gösterilmistir. Eger önlem alinmazsa tüm dünyadaki yetiskinlerin %20’sinin (150 milyon kisi), çocuk ve adolesanlarin %10’unun (15 milyon kisi) sisman olacagi düsünülmektedir (1). Türkiye’de yakin zamana kadar çocuklardaki sismanlik üzerinde pek durulmamis ve “sisman çocuk=saglikli çocuk” anlayisi aileler tarafindan yaygin bir biçimde kabul görmüstür. Fazla tartili çocuklar için en fazla “boya gider” yorumu yapilmis, kaygi verici bir konu olarak görülmemistir. Ancak son yillarda dünya ile birlikte ülkemizde de artan obezite prevalansi ve çocukluk çagi obezitesiyle hipertansiyon, diyabet, kardiyovasküler hastaliklar gibi birçok hastalik arasinda yakin iliski oldugunun anlasilmasi tüm dünyada oldugu gibi Türkiye’de de hem saglik profesyonellerinin hem de toplumun çocukluk çagi obezitesine bakisini degistirmistir.
Epidemiyoloji
Çocuklarda obezite prevalansi tüm dünyada ülkelere ve yillara göre degismekle birlikte artan bir egilim izlemektedir (5-9). Amerika Birlesik Devletleri’nde (ABD) Ulusal Saglik ve Beslenme Arastirmasi (NHANES) sonuçlarina göre 1988–94 ve 2003–04 dönemi arasinda 2-5 yas grubu için asiri kilolu olma sikligi %7,2’den %13,9’a yükselmistir (10). Suudi Arabistan’da sadece erkek çocuklar üzerinde yapilan bir arastirmada okul öncesi dönemde obezite prevalansi %15,8, (11), Kuveyt’te ise %8,2 olarak kaydedilmistir (12). Dünya Saglik Örgütü 5 yas altinda fazla tartili çocuk sayisinin tüm dünyada 22 milyona ulastigini bildirmektedir (13). Verilerden de anlasilacagi gibi obezite hem gelismis hem de gelismekte olan ülkeler için anaokulu döneminde bile önemli bir halk sagligi sorunu olma özelligini korumaktadir. Ülkemizde okul çagindaki çocuklarda obezite prevalansini ve etkileyen faktörleri arastiran ülke genelinde yapilmis çalismalar olmasa da, çesitli illerde yapilan çalismalarda okul çagindaki çocuklarda fazla tartili çocuk oraninin %4-13 arasi, obez çocuk oraninin ise %9-27 arasi oldugu bildirilmektedir (5,6,7,8,9,10,11,12,13,14,6,7,8,9,10,11,12,13,14,15). Gelismekte olan ülkelerde okul öncesi çocuklar üzerinde 50 ülkenin incelendigi genis çapli bir çalismada Türkiye’deki obezite prevalansi %2,2 olarak belirlenmistir. Ayni çalismada ABD’de okul öncesi obezite prevalansi %3,1 olarak bildirilmektedir (16). Mugla’da 2003 yilinda ilkögretime devam eden anaokulu çocuklarinda fazla tartili çocuk prevalansinin %10,4, obezite prevalansinin ise %11,1 oldugu bildirilmektedir (17). Istanbul ilinde anaokulu çocuklarinda obezite prevalansi ve etkileyen faktörleri arastiran çalismaya rastlanmamistir. Arastirma gurubundaki obezite prevalansinin Mugla iline yakin oldugu, 2000 yilindaki verilere göre ise oldukça yüksek oldugu görülmektedir. Bu sonuçlar, sinirli arastirma sonuçlarina ragmen ülkemizde tüm dünyada oldugu gibi okul öncesi dönemdeki çocuklarda obezite prevalansinin artis egiliminde oldugunu düsündürmektedir.
Risk Faktörleri
Çocuklarda sismanligin artmasinda birçok etmenin etkisi olmakla birlikte okul öncesi yastaki çocuklardaki sismanlik için risk faktörleri hakkinda bilinenler azdir (18). Çocukluk obezitesi ile ilgili ilk ortam aile ortamidir. Ailenin obez olma durumu, sosyo-ekonomik durumu, ailenin egitim seviyesi ve aile tipi çocukluk obezitesi ile ilgilidir. Ailenin aktif olmasi çocugun obez olmasini engeller (19). Ailenin yeme tercihleri, evdeki yemek çesitleri, yeme sekli obezitenin olusup olusmamasinda etkili bir role sahiptir (20). Bunun yaninda çocugun anne sütü alma süresi (3,4,5,6,7,8,9,10,11,12,13,14,15,16,17,18,4,5,6,7,8,9,10,11,12,13,14,15,16,17,18,19,20,21), çocugun fiziksel aktivitesi ve televizyon/medya kullanimi ile obezite arasinda güçlü iliskinin oldugunu bildirilmektedir (18). Literatürde ebeveynlerden birinin ya da ikisinin obez olmasinin çocukluk çagi obezitesini arttirdigi bildirilmektedir. (5,6,7,8,9,10,11,12,13,14,15,16,17,18,19,20,21,22,6,7,8,9,10,11,12,13,14,15,16,17,18,19,20,21,22,23). Buna paralel olarak çocukla birlikte fast-food restoranlara gitme sikligi, çocugun tabagindaki besinleri yemesi için zorlama durumlari ile çocuklarin obezitesi arasinda pozitif yönlü iliski bulunmustur. Çocuklarin anne sütü alma süreleri arttikça obezite prevalansinin azalmasi da literatürde yer almaktadir (24,25).
Çocukluk Çagi Obezitesinin Önlenmesi
Okul öncesi dönemlerdeki çocuklarda obezitenin önlenmesi için annelerin önemli rol üstlenmeleri gerekmektedir. Çünkü anneler diyetin ve aktivitelerin çocuk ile paylasilmasinda önemli bir role sahiptir (26). Okul öncesi çocuklarda obeziteyi azaltmak ve önlemek için önlenebilir risk faktörlerini belirlemeye ve ortadan kaldirmaya yönelik stratejiler gelistirilmelidir. Okul öncesi dönemde kazanilan obezitenin daha sonraki yas dönemlerinde ve eriskin yaslarda devam etme egiliminde oldugu bilinmektedir (27). Bu nedenle ülkemizde obeziteyi önleme ve azaltmaya yönelik programlarin okul öncesi dönemi de içine almasi gerektigi açiktir. Türkiye’de yapilan bazi çalismalarda sosyoekonomik düzeyi yüksek ailelerin okul çagindaki çocuklarinda obezite prevalansinin daha yüksek oldugu bildirilmektedir. (5,6,7,8,9,10,11,12,13,14,6,7,8,9,10,11,12,13,14,15,16,17,18,19,20,21,22,23,24,25,26,27,28,6,7,8,9,10,11,12,13,14,15,16,17,18,19,20,21,22,23,24,25,26,27,28,29). Diger ülkelerde yapilan bazi çalismalarda da arastirma bulgularina benzer sekilde egitim düzeyi yüksek ailelerin çocuklarinda obezite prevalansinin daha yüksek oldugu belirtilmistir (30,31). Bu durum sosyo-ekonomik durumu iyi olan ailelerde tüketilen yiyeceklerin çesitlilik ve miktarinin artmasinin yani sira, fast-food ve endüstriyel gida tüketiminin artmasiyla iliskili olabilir. Bu sonuçlar, gelismekte olan ülkelerde sosyokültürel düzeyi yüksek ailelerdeki çocuklarin gelismis ülkelerdeki çocuklarla obeziteyle ilgili risk faktörleri (beslenme, aktivite) açisindan benzer özelliklere sahip olduklari seklinde yorumlanabilir. Ülkemizdeki kültürel özellikler nedeniyle okul öncesi çagdaki çocugun bakiminda primer sorumlu olan kisi annedir (32). Dolayisiyla annelerin saglikli yasam biçimi davranislarinin gelistirilmesinin (özellikle beslenme ve fiziksel aktivite) okul öncesi çagdaki çocuklarin obezitesi üzerinde önemli etkileri olacagi söylenebilir. Okul öncesi çagdaki çocuklarda ailelerin yasam stilinin gelistirilmesine yönelik programlarin, okul öncesi çagdaki çocuklarin obezitesini kontrol altina almada etkili oldugu belirtilmektedir. (20,21,22,23,24,25,26,27,28,29,30,31,32,33). Bu nedenle obeziteyi önleme ve azaltmaya yönelik programlara annelerin aktif katilimi saglanmali, annelerin saglikli yasam biçimi davranislarini gelistirecek stratejiler gelistirilmelidir. Bandura’ya göre gözlem yoluyla ögrenme, ögrenme sürecinin önemli bir boyutunu olusturmaktadir. Çocuklar gözlem yoluyla çesitli davranislari ögrenmektedirler (34), dolayisiyla annenin fiziksel aktivite içeren yasam sürmesi, saglikli beslenmesi küçük yaslardan itibaren çocuklarin olumlu rol model görmesine neden olacaktir. Böylece çocuklar olumlu yasam biçimi davranislari gelistirme ve sagliksiz davranislarin getirdigi risklerden kendini koruma firsati bulabilecektir. Sonuç olarak, son yillarda obezite anaokulu çagindan itibaren gittikçe artan bir hizla görülmektedir. Obeziteyi ve obezitenin uzun dönem olumsuz sonuçlarini önlemeye yönelik girisimler okul öncesi dönemden baslamalidir. Türk aile yapisinin genel özelligi olarak çocugun beslenme ve aktivite davranisinda en önemli etkiye sahip olan annelerin saglikli yasam biçimi davranislarini gelistirici girisimlerde bulunulmasinin sorunun çözümüne önemli katkilar saglayacagi düsünülmektedir.