Giris
Tip egitiminin evrimi incelenirse, ilk kullanilan yöntemlerin disiplinleri ayri ayri ögrenmeye dayandigi görülür. Insanligin bilgi birikimi arttikça bu yöntemin güçlügü görülmüs ve daha bütünleyici yöntemlere geçilmistir. Sistemler ve disiplinler arasindaki sürekli iliski düsünülürse ögrenmenin bütünleyici yaklasimla daha kolay ve saglikli olacagi açiktir. Bu nedenle ortaya konan ‘entegre sistem’, tip egitiminde önemli bir asamadir. Klinikte ve gerçek yasamda hasta, karsimiza endokrinoloji, patoloji veya onkoloji basligi altinda çikmamaktadir. Aksine, hasta genellikle bir sisteme veya disipline atfedilebilecek semptom ve bulgular toplulugu ile gelmektedir. Bu nedenle sistemlerin bütün olarak degerlendirilmesi gerekmektedir. Hastaliklar, paragraflar ve kliseler halinde ögrenildiginde, o paragraf ve hastayi çakistirabilmek için klinisyenin engin bir ansiklopedik bilgiyi her an beyninde saklamasi gerekir. Bu bilgiyi isleyebilmesi için de çagdas bilgisayarlarin islemci sistemlerinin hizina sahip olmalidir. Bu islemi kolaylastirabilmek ve daha verimli hale getirmek amaciyla ‘algoritm’ denen akis semalari gelistirilmistir. Ancak, bu semalarin mekanik takibi de sistemler arasindaki iliskinin gözden kaçirilmasina neden olabilir. Sistemlerin sürekli olarak birbiriyle konustuklari ve birbirlerini etkiledikleri unutulmamalidir (Sekil 1). Disiplinlerin bütünlügü sadece hasta yogun bakimdaysa görmeye alistigimiz ekip çalismasi sirasinda animsanmamali; daha hafif klinik sorunlarda ve hatta saglikta da düsünülmelidir.
Endokrin Hastaliklarin Merkezi Sinir Sistemi Üzerindeki Etkileri
Hormonlar vücuttaki bütün organlari etkilerler. Merkezi sinir sisteminin (MSS) gelismesi ve çalismasi da birçok hormonal etki altindadir. Örnegin, intrauterin yasamda bile testosteron, beynin ‘erkek’ olarak farklilasmasini saglar ve kisinin sonraki yasamindaki davranislarini belirleyebilir. Birçok endokrin hastaligin merkezi sinir sistemini etkileyerek genellikle psikiyatrik hastaliklara atfedilen duygulanim, davranis ve zihinsel islev bozukluklarina neden oldugu bilinmektedir (1,2). Bunalti sendromu ile psikiyatri kliniklerine basvuran hastalardan organik hastalik tanisi alan hastalarin %25’inde, sorumlu hastalik iç salgi sistemiyle ilgilidir. Endokrin hastaliklarda görülen psikiyatrik sendromlar tablo 1’de özetlenmektedir (3).Sonuç olarak, sistemler arasindaki iliskilerin yeterince irdelenmedigi ve bu konuda daha fazla çalisilmasi gerektigi söylenebilir. Eger bu yapilmazsa, logaritmik bir hizla artan bilgi birikimi sonucunda, kendi sistemlerine son derece hakim olan uzmanlar bile sadece filin kendi dokunduklari veya gördükleri kismini tanimlamadan öteye geçemezler.
Hipotalamik Hastaliklar
Hipotalamusun hastaliklari, bulimia, hipersomnia, anoreksi ve impotansa neden olabilir. Birlikte görülen otonomik islev bozuklugu bir bunalti atagini taklit edebilir ve hatta böyle bir tablo yaratabilir. Hipotalamik hastaliklar bazen dolayli olarak hipofiz bezinde yarattiklari degisiklikler sonucunda merkezi sinir sistemini etkileyebilir. Hipotalamik hastaliklarin sik görülen psikiyatrik semptomlari letarji, konfüzyon, iritabilite, hiperfaji ve depresyondur (4).
Hipofiz Bezi
Akromegalide letarji ve libido azalmasi bilinen semptomlardir. Kisilik degisikligi, enerji azligi ve duygulanim degisiklikleri ön planda olabilir. Hipopituitarizmde yavas gelisen demans-delirium kombinasyonu tani konmadan önce iki yila kadar devam edebilir. Hastaligin baskin tablosu konfüzyon, oryantasyon bozuklugu ve letarji gibi semptomlar olabilir. Bu tabloyu asteni ve depresyon izleyebilir. Iritabilite, huysuzluk ve motivasyon eksikligi gibi ataklardan olusan bir kisilik degisikligi görülebilir. Hipopituitarizmin akut gelistigi durumlarda ise semptomlar hizli gelisebilir; letarji hizla stupora dönüsebilir. Hipopituitarizmin organik beyin sendromu tablosunu düzeltebilmek için hem tiroid, hem de kortikosteroid tedavisi gereklidir (5).
Hipoglisemi, Diyabet ve Pankreas Hastaliklari
Hastalarin %20-40’inda hipoglisemi sirasinda bunalti görülür. Hipoglisemi sirasinda görülen bayilma, konfüzyon ve parestezi, histeriyi taklit edebilir. Diger taraftan, diyabetin erken bulgulari olan bulanik görme, poliüri, polidipsi ve anoreksi de histeri ile karistirilabilir (19). Hipoglisemiye bagli olarak organik beyin sendromu, delirium ve koma görülebilir. Kan sekeri konsantrasyonundan çok, kan sekerinin düsüs hizi önemlidir. Bu nedenle, kan sekerinin çok yüksek düzeylerden hizla normale düsmesi, diyabetli bir hastada delirium tablosuna neden olabilir. Buna karsin, hiperglisemi hiperozmolar ensefalopatiye yol açabilir. Hipoglisemik hastalarin psikiyatrik semptomlarinin hem ortaya çikmasi ve hem de tedaviden sonra düzelmesi metabolik ve elektroensefalografik degisikliklerden daha sonra görülür.Psikozu taklit eden psikomotor retardasyon, depersonalizasyon ve bilinç degisiklikleri hipoglisemi sirasinda sikça görülen bulgulardir. Kronik hipoglisemi depresyonla karsimiza çikabilir. Kronik hipoglisemi sizofreniyi taklit edebilir. Diyabetli hastalar sik hipoglisemiye giriyorlarsa, zihinsel yetenekleri zaman içinde azalabilir ve bu hastalarda ileri yaslarda demans sikligi daha fazladir (20-22). Pankreatitli hastalarin %50’sinden fazlasinda halusinasyon gibi psikoz bulgulari vardir. Pankreas kanseri olan hastalarda depresyon ve bunalti, fiziksel semptom ve bulgular görülmeden önce aylar, hatta yillar boyunca devam edebilir.Depresyon hafif veya orta derecede olabilir ve intihar düsüncesi veya girisimi bildirilmemistir. Pankreas kanserinde görülen serebral semptomlarin humoral yolla kontrol edilip edilmedigi bilinmemektedir (23).
Sonuç ve Yorum
1. Bilinen endokrin hastalikta muhtemel serebral semptom ve bulgular aranmali ve gerekirse tedavi edilmelidir. 2. Serebral ve psikiyatrik semptom ve bulgularla gelen hastalarda iyi bir öykü ve muayene, gerekirse de laboratuvar tetkikleri ile olasi endokrin hastaliklar arastirilmalidir.3. Bunalti ve depresyon, tiroid ve paratiroid bezlerinin hipo- ve hiper-fonksiyonunda, hipo- ve hiper-kortizolizmde, feokromositomada ve glukoz metabolizmasi bozukluklarinda görülebilir.4. Psikoz tablosu, endokrin hastaliklarin seyrinde görülebilecegi gibi, fiziksel semptom ve bulgulardan çok önce de ortaya çikabilir.