Obezite ve Astim
PDF
Atıf
Paylaş
Talep
Diğer
CİLT: 5 SAYI: 1
P: -
Mart 2007

Obezite ve Astim

J Curr Pediatr 2007;5(1):-
1. Istanbul Üniversitesi, Istanbul Tip Fakültesi, Çocuk Sagligi Ve Hastaliklari Anabilim Dali, Allerji Ve Gögüs Hastaliklari Bilim Dali, Istanbul
Bilgi mevcut değil.
Bilgi mevcut değil
PDF
Atıf
Paylaş
Talep

Günümüzde çevre sartlari ve yasam biçimi hizla degismekte, bunun sonucu olarak da bazi hastaliklarin prevalansi degismektedir. Hem astim hem de obezite bütün dünyada milyonlarca insani etkilemektedir. Son yillarda her ikisininde prevalansinda büyük artislar gözlenmektedir. Bu iki durumun birlikte artisi, astim patogenezinde obezitenin rolü oldugu kanisini dogurmustur. Ancak astimin obezite ile iliskili olmayip her ikisinin de hareketsiz bir yasam biçimi, degisen diyet özellikleri gibi çesitli olumsuz faktörlerden etkilendikleri de öne sürülmektedir. Dünyada 1995 yilinda 200 milyon obes kisi bulunmakta iken, 2000 yilinda 300 milyona yükselmistir. Bu artis, en çok kadinlarda olmaktadir. Obeslerin büyük bir kisminin modernlesmis toplumlarda yasadigi düsünülmesine ragmen, gelismekte olan ülkelerde de 115 milyon obes kisinin bulundugu tahmin edilmektedir. Obezite, beden kitle indeksi, BKI (body mass index, BMI) orani ile ifade edilmektedir ve tarti (kg)/ boy (m)2 seklinde hesaplanmaktadir. Yasa ve cinse göre olusturulmus olan persentil egrileri ile degerlendirildiginde, 5. persentilin alti zayif, 5-95. persentiller arasi normal ve 95. persentil üzernde obes olarak kabul edilmektedir. Ankara’da 9-16 yaslarinda 6462 çocukta yapilan bir taramada obezite orani %2,3 bulunmustur. Tokat’ta degisik sosyoekonomik durumda 886 ilkokul çocugunda yapilan bir çalismada BKI ‘ye göre obezite prevalansi %10,9 bulunmustur. Hem çocuklarda hem de eriskinlerde beden kitle indeksi yükseldikçe astim prevalansinin da arttigi, gösterilmistir. Ayrica obezite ile astim semptomlari, brons asiri duyarliligi ve atopi arasinda baginti saptanmistir. Obezite ile astimin sebep-sonuç iliskisini açiklayabilecek çalismalar az sayida olmasina ragmen bazi spesifik mekanizmalar açiga çikmistir. Obezite, astim fenotipini direkt mekanik etkilerle, immun cevaplari arttirarak, genetik mekanizmalarla ve hormonlar araciligi ile etkilemektedir.Obes kisilerde akcigerde tidal solunum hareketleri azalmistir, fonksiyonel rezidüel kapasite karin içi yaglarinin diyafram kasini yukari kaldirmasi nedeni ile düsüktür. Obes kisilerin spirometrik incelemelerinde en belirgin özellik forse vital kapasitenin (FVC) orta kisminda forse akimin (FEF25-75) düsmesidir. FEF25-75 / FVC orani kilo vermekle düzelmektedir. Gastro-özofageal reflü (GER), astimli eriskinlerin %60-80’inde ve çocuklarin %50-60’inda saptanmaktadir. Obezite, GER için en önemli risk faktörlerinden biridir. Obeslerde artmis olan karin içi basinç mekanik olarak gastro-özofageal basinç gradiyentini arttirir. Zayiflama ile GER bulgularinin hafiflemesi de obezite ile astim arasindaki iliskide GER’in rol oynadigini düsündürmektedir. Obezitenin inflamatuar bir durum oldugunu gösteren çalismalar gitgide artmaktadir. Bugüne kadar obezite ile TNFa, IL-6, IL-1b ve C-reaktif protein arasinda iliski saptanmistir. Obes kisilerde leptin yüksektir. Leptin, lipopolisakkarid ile stimule edilmis makrofajlardan TNFa, IL-6 ve IL-12 yapimini arttirmaktadir. Klinigimizde yaptigimiz bir çalismada astimli çocuklarda ve özellikle erkek çocuklarda serum leptin düzeyinin normallere nazaran daha yüksek oldugu bulunmustur. Astim da inflamasyon ile ortaya çikan bir hastaliktir. Obezitede yüksek bulunan bu protein ve sitokinlerin astim patogenezinde de rol oynadigi gösterilmistir. Obezite, astim fenotipini birkaç yoldan etkileyebilir. Öncelikle, her iki hastaligi arastiran çalismalarda bazi ortak genler saptanmaktadir. b2 adrenerjik reseptör ve TNFa genleri her iki durumda da önemli rol oynamaktadir. Obezite aday genlerinin bazilari astim ile ilgili kromozom bölgelerinde yer almaktadir. Astimda genom çalismalari, 5q, 6p, 11q ve 12q kromozom bölgelerinin kalitimda rol oynadigini göstermektedir. Obezite genleri de yaklasik ayni bölgelerde yer almaktadir. Glukokortikoid reseptör geni 5q31-32 bölgesinde yer almakta ve hem obezite hem de astimda rol oynamaktadir. Insülin benzeri büyüme faktörü 1 de 12q23 bölgesinde yer almakta ve hem obezite ile hem de astimdaki kronik degisiklikler sonucunda ortaya çikan hava yolu yeniden yapilanmasi ile iliskili bulunmaktadir. Ayrica obeslerde öyle bazi proteinler kodlanabilir ki, bunlarin astim üzerine direkt etkileri olabilir.Endüstrilesmis toplumlarda gida üretimi toplumun ihtiyaçlarini fazlasi ile karsilar ve asiri yeme en önemli sorunlardan biri haline gelmektedir. Sehirlesme, çocuklarin yemek yeme aliskanliklarini degistirmekte ve yüzyilin egilimini etkileyebilmektedir, gelismekte olan ülkelerde kiz çocuklarinda erken menarsa neden olabilir. Sehir çocuklarinin en çok tükettigi gidalar, genellikle çok yüksek enerjili, çok yagli, çok tuzlu,protein ve kolesterolden zengin olup, nisasta gibi kompleks karbonhidratlar yerine rafine sekerler içermektedir. Ayrica vücuda giren lif miktari da azalmaktadir. Ülkemizde de pekmez, boza, pestil gibi geleneksel gidalarin yerini özellikle büyük sehirlerde çikolatalar, kekler, dondurmalar ve ayaküstü beslenme almaktadir. Bulimia, anoreksia nervosa ve dis çürüklerinde artis da, bunlarin bir sonucu olarak ortaya çikmaktadir. Obezite ile diyet arasinda çok siki bir baginti vardir. Obes kisilerin tükettigi gidalarin besin degerleri genellikle düsük ve yag oranlari yüksektir. Vücut yaglari arttikça A, C, E vitaminleri, karotenler, riboflavin, piridoksin, çinko ve magnezyum azalmaktadir. Bunlarin eksikligi ise astim semptomlari ve brons asiri duyarliligi ile çok iliskilidir. C vitamininin eksikliginde de hem eriskinlerde hem de çocuklarda astim agirligi arasinda baginti saptanmistir. Sehir hayatina geçis ile diyette meydana gelen degisiklikler ani olmakta, ayni zamanda çocuklarin vücut hareketleri de azalmaktadir. Bunun sonucu olarak kilo alma, obezite, hipertansiyon, insüline bagimli olmayan diyabetes mellitus ve kardiyovasküler hastalik riski artmaktadir. Bu hastaliklar erken çocukluk döneminde, hatta intrauterin dönemde baslar, ileri yaslarda modern toplumlarin yasam biçimi sonucu ortaya çikar. Geleneksel yasam biçiminden sehir hayatina hizla geçen toplumlarda ortaya çikan bu “yeni dünya sendromu” gittikçe önem kazanmaktadir.Fizik aktivite ile beden kitle indeksi arasinda negatif bir baginti vardir. Tokat’ta yapilan obezite çalismasinda obes kiz çocuklarin günlük televizyon izleme süreleri obes olmayan akranlarina göre daha uzun bulunmustur. Egzersiz sirasinda akcigerin tam ekspanse olamamasi nedeniyle brons asiri duyarliligi gelismektedir. Kilo vermekle çocuklarda astim insidansinin azaldigi gösterilmistir. Kilo almakla ise brons asiri duyarliligi artmaktadir. Fizik aktivite eksikligi genetik üzerine etkili olarak astim gelismesine neden olabilecegi gibi, bunun tersine fizik aktivite eksikligi ve genetik benzer etkiler yaparak hem obeziteye hem de astima neden olabilir.Astim gelismesinde prenatal, neonatal ve çocuklugun ilk yillarindaki bazi özelliklerin büyük önemi vardir. Son yillarda büyük ilgi toplamakta olan Barker hipotezine göre fetal programlanma ile eriskin hayatta gelisen kronik hastaliklar arasinda çok önemli iliski vardir. Annenin beslenmesi bu programlamada rol oynamaktadir. Annenin zayif olmasi ve ilk trimesterde kilo alamamasi ile düsük dogum tartisi arasinda baginti saptanmistir. Düsük dogum tartisi ile ileri yaslarda sismanlik ve yaglarin göbek bölgesinde birikmesi ile iliski vardir. Düsük dogum tartisi ile astim riski de artmaktadir. Barker ve ark., düsük dogum tartili kisilerde solunum fonksiyon testlerinin düsük oldugunu ve eriskin yaslarda kronik akciger hastaligindan ölümlerin daha fazla oldugunu göstermislerdir. Astim riskinin böyle çocuklarda artmis olmasinin nedeni akcigerin gelisim sirasinda hasar görmesidir. Obezite ve astim arasindaki iliski çok karmasiktir, obezite, inflamasyon ve cinsiyet arasindaki iliskileri kapsar. Genetik özellikler yaninda çevresel çesitli etkiler ile son yillarda her ikisinin de prevalansi hizla artmaktadir. Buna neden olabilecek psikososyal faktörler, diyet ve hormonal etkiler konusunda daha ayrintili arastirmalarla aydinlanacaktir.