Gebelikte Agiz ve Dis Gelisimi
Ilk disler dogumu takiben alti aya kadar agiz içinde görünmezlerse de gelisimleri embriyonal yasamin 6. haftasindan önce baslar. Gebeligin 3. ayini tamamladiktan sonra disler taninir hale gelir. Dogumdan önce 20 adet süt disinin hepsinin bazi kisimlari olusmustur. Birinci kalici azi disinin küçük bir parçasi disinda kalan kalici dislerin olusumu dogumdan hemen sonra baslar (Sekil 1) (1). Eger bebek parmak emecekse, bu aliskanlik gebeligin 7. ayina kadar gelisecektir. Parmak emme kazanilmis bir aliskanlik olarak kabul edilmemektedir. Dogumdan önce bebek, süt emmeye hazirlik olarak emme ve çigneme hareketleri yapmaktadir (2). Annenin, bebeginin dislerinin saglikli gelisimini saglamak için saglikli olma ve zararli ilaçlardan uzak durmak disinda yapabilecegi pek bir sey yoktur. Embriyonik devrede, dislerin gelisimi için gerekli olan kalsiyum, fosfor ve diger mineraller annenin kan dolasimindan alinir. Eriskin bir kadinin günlük kalsiyum ve fosfor gereksinimi 800 mg iken bu miktar gebelerde 1200 mg’a yükselmektedir (3). Annenin gerçekten kötü beslenmesi disinda hiçbir sey bu minerallerin normal mine ve dentin yapiminda kullanilmasini engelleyemez (2,3,4). Gebelikteki kalsiyum ihtiyacinin, annenin dislerinden ve kemiklerinden karsilandigi inanisi yanlistir. Annenin diyetinde yeterince kalsiyum varsa, bu ihtiyaç besinlerden karsilanir. Eger beslenme ile yeterince kalsiyum alinmiyorsa, bebegin ihtiyaci olan kalsiyum dislerinden degil kemiklerinden saglanir. Gebelikte gelisen dis çürüklerinden bebek sorumlu degildir. Anne bu dönemde dislerine daha özenli bakmali ve gebeligin baslangicinda ve yeni sorunlari gelistiginde dishekimine basvurmalidir (2). Periodontal hastaligi olan gebelerde erken dogumlarin görüldügü kabul gören bir yaklasimdir. Özellikle, Porfirimonas gingivalis’in plasenta dokularina akin ederek enflamatuvar yanitlari tetikledigi ve efektör moleküllerin salinimi ile erken dogumun basladigi düsünülmektedir (7). Gebelik süresince saglikli disler için ihtiyaç duyulan kalsiyum, fosfor ve diger mineraller; süt ve süt ürünleri, et, tavuk ve balik, meyve ve sebze ile zenginlestirilmis veya saf tahil ve ekmekten olusan dört temel yiyecek grubunu içeren dengeli bir beslenme ile saglanabilir (4). Gebelik sirasinda dislerin yapisina, disleri güçlendirecek oranda florid katilamaz. Dogmamis bir bebegin dislerine annenin diyeti yoluyla daha fazla florid eklemenin kanitlanmis bir yolu yoktur. Disleri florid ile güçlendirmek için gebelikten sonraki dönemleri beklemek gerekir. Gebelerde florid tableti kullanimi gereksizdir (8-10). Gebelikte geçirilen virütik enfeksiyonlar, tetrasiklin grubu antibiyotiklerin anne tarafindan kullanimi ve prematüre dogum dislerin gelisimini dogrudan etkilemektedir. Virütik enfeksiyonlara bagli gelisen ates nedeniyle, dis jermlerine mineral çökelmesi bozulmakta ve dolayisiyla hipokalsifiye disler olusmaktadir. Yetersiz kalsifiye disler, bu nedenle dis çürügü gelisiminin ana nedeni olan asit ataklarina karsi direnç gösterememektedirler (2). Tetrasiklin renklenmesinin siddeti, gebeligin evresine, alinan ilaç dozuna ve süresine göre degisir. Prematüre dogumlarda, dislerin mineralizasyonu yetersiz oldugundan dis çürügünün daha kolay gelistigi belirtilmektedir (11,12).
Bebeklikte Agiz ve Dis Sagligi
Dogar dogmaz bebegin dislerini korumaya yönelik önlemlerin, çocuk hekimi veya dishekimi tarafindan aileye ögretilmesi gerekir. Bebekler, dis çürügüne neden olan bakterileri dogumdan sonra edinirler (2,3,4,5,6,7,8,9,10,11,12,13,3,4,5,6,7,8,9,10,11,12,13,14). Bu nedenle, bebegin agiz ve dis sagliginin korunmasi için ebeveynin agiz ve dis sagligina gereken özeni göstermesi gerekir. Ebeveynin kendi agiz hijyenine özen göstermesi bebeklerde dis çürügü gelisimini önlemek için gerek kosuldur ancak yeterli degildir. Olusmakta olan dislerin çürüge dayanikli olmasi için erken dönemde florid uygulanabilir. Su kaynaklarindaki florid konsantrasyonu, 0.7 ppm ve daha yüksek olan yörelerde, içme suyu, baslica florid kaynagi olarak kabul edilmektedir. Bebeklerin beslenmesi genellikle, anne ve diger memeli hayvanlarin sütü ile olmaktadir. Bebeklerin günlük florid gereksinimi, 0.05-0.07 mg/kg’dir. Floridin, plazmadan süte geçisi zayiftir. Annenin florid tüketiminin fazla olmasi, sonucu degistirmemektedir (15). Anne sütü veya inek sütü ile beslenen bebekler, ihtiyaçtan düsük düzeyde florid almaktadirlar (16). Mamalarin mineral içerikleri de, günlük florid alim miktarini etkilemektedir. Florid konsantrasyonu, protein bazli mamalarda, süt bazli mamalara oranla daha yüksektir. Mama ile beslenen bebeklerin florid alimi, sadece süt ile beslenen bebeklerden fazladir. Bebeklerde doz asiminin önlenmesi için, mamalarin florid konsantrasyonunun, en fazla 0.4 ppm düzeyinde olmasi ve florid konsantrasyonu düsük sular ile hazirlanmasi önerilmektedir. Içme suyu florid konsantrasyonu >0.3 ppm ise, genellikle, içme suyuna florid ilave edilmemekte (17) ve içme suyu florid konsantrasyonu 0.6 ppm’i asan bölgelerde, florid takviyeleri önerilmemektedir (18,19). 1994 yilindan bu yana, florid tableti dozlari asagiya çekilmekte ve uygulama yasi yükseltilmektedir (17). Tablo 1’de geleneksel florid tableti uygulama skalasi gösterilmistir. Disin yapisina katilan florid dis çürügünü %50-80 oraninda azaltmaktadir. Sadece anne sütü ile beslenen bebeklere, sütten kesilene kadar florid destegi verilmelidir. Karisik beslenmeye geçen bebeklerde florid destegine gerek olup olmadiginin karari konunun uzmani dishekimlerine danisarak verilmelidir (4,5,6,7,8,9,10,11,12,13,14,15,16,17,18,19,20,5,6,7,8,9,10,11,12,13,14,15,16,17,18,19,20,21). Florid kullaniminda fazla kullanim iyi degildir; az olmasi en iyisidir. Disleri güçlü kilmanin bir diger yöntemi, bebekler 3-4 yasina gelene kadar atesli hastalik geçirmesini önlemeye çalismaktir. Özellikle çocukluk hastaliklarinin bu dönemin sonuna kadar olusumu engellenebilirse, çocugun en azindan kalici ön kesici dislerinin saglikli olmasi saglanabilecektir. Buna ragmen süt çocugu döneminde (1-12 ay) atesli hastalik geçirilmisse, sürecek dislerin mineralizasyonunun yetersiz olacagi ve dolayisiyla dis çürügüne yatkin olacaklari bilinmelidir. Bu bebeklerin dislerinin temizligi özel bir hassasiyet gerektirecektir.
Bebeklik Döneminde, Malokluzyon ve Dis Bozukluklarina Neden Olabilecek Kötü Aliskanliklar
Basparmak, parmak, dudak veya kol emme, uzun süreli biberon kullanimi (biberonun emzik niyetine kullanilmasi) ve uzun süreli emzik kullanimi, bu dönemde siklikla karsilasilan kötü aliskanliklardandir (2). Finlandiya’da yapilan bir çalismada, uzun süreli emzik ve parmak emen 3 yas grubu çocuklarin %35’inde malokluzyon gelisimi belirlenmistir. Bu çocuklarin %27’sinde anterior open bite ve kalan %8’inde unilateral cross bite gelismistir (22). Bir diger çalismada uzun süreli emzik ve parmak emmenin dil itmeye egilimi artirdigi ve open bite (açik kapanis), cross bite (çapraz kapanis), over jet (üst kesici dislerde ileri itim) ve sinif II (kalici alt 1. büyük azinin orta hatta göre distalde konumlanmasi) malokluzyonlara neden oldugu ifade edilmistir (23,24). Dogumdan hemen sonra çevresindeki pek çok seyi emmeye egilimi olan bebeklerin bu refleksi dogaldir ve baskilanmamalidir. Yapilan çalismalar, kaslarin uygun dengeyi bulmalari ve dislerin dogru konumda sürmeleri için bebeklerin dil ve yanak kaslarini çalistirmalari ve yutma refleksini mümkün oldugunca erken pratik etmeleri gerektigini vurgulamaktadir (2). Bebekler, çigneme ve isirmaya olabildigince erken ve hatta ilk dis sürmeden tesvik edilmelidirler. Dis halkasi, oyuncaklar ve sert gidalar çigneme aliskanliginin kazandirilmasina yardimci olurlar. Bebeklere erken çigneme aliskanliklarinin kazandirilmasinin çene ve dis gelisimi üzerinde olumlu etkileri yadsinamaz. Bu nedenle, bebegin yiyecegi elle tutmaya basarabildigi dönemde çignemeye tesvik edilmelidir. Yiyecek ne kadar sertse çene ve dis gelisimi için o kadar iyidir. 6-8 aylik bir bebek çigneme islevini yerine getirebilir (2,3,4). Parmaklar dogal emziklerdir. Yapay emziklerin dogal olanlara göre avantaji uzaklastirilabilmeleridir. Parmak emme ve emzik aliskanliginin kirilmasinin en iyi yöntemi bebek uyur uyumaz emzigin veya parmagin agizdan uzaklastirilmasidir. 48 ay ve daha uzun süren beslenme amaci tasimayan emme aliskanliklari dental arkta ve okluzyonda kalici degisikliklere neden olmaktadir. Bu nedenle, bu aliskanliklarin 5-8 yasina kadar devam etmesinin sorun yaratmayacagi görüsünün tekrar degerlendirilmesi gereklidir (25).
Emzirme ve biberon arasindaki fark?
Bebek ne kadar uzun süreli emzirilirse, malokluzyon insidansi o kadar düsük olacaktir (24). Biberon kullanimi, bebegin dilini önde konumlandirmasina neden olmakta ve orbiküler kaslarin gelisimini zayiflatmaktadir. Uzun süreli emzirme sayesinde dil itme aliskanliginda anlamli bir düsüs belirlenmistir (26). Emzirilen bebek, dilini ve agiz çevresindeki kaslarini kuvvetlice çalistirmak zorundadir. Bebek için oldukça ugrastirici bir eylemdir. Bebek, emzirilirken dik tutulursa, yerçekimi yutkunma ile ilgili kaslara dogru yönü verecektir. Bebegin biberonla beslenmesi emzikle beslenmesinden oldukça farklilik gösterir. Biberondan süt ihtiyaca göre akmaz. Devamli bir sekilde akan süt agizdaki kaslarin çalismasina yardimci olmaz. Bebek sirt üstü de yatirilirsa, bebegin dili bogulmayi önlemek için yanlis sekilde konumlanir. Tüm bunlar malokluzyonu hazirlayici etkenlerdir. Biberon kullanimina bagli gelisen malokluzyon kalici dislenmede de aynen etkilerini sürdürmektedir (27). Tüm bulgular isiginda, biberon yerine bardak kullanimina geçilmesi önerilmektedir (28). Zorunlu olarak biberon kullanma durumunda olan bebeklerde malokluzyon ve dis çürügü gelismemesi için asagidaki önlemlerin alinmasi gerekir (2): 1. Biberon kullanirken bebegin dik konumlandirilmasi, 2. Emzigi küçük delikli biberon kullanimi, 3. Bebegin mümkün olan en erken dönemde bardak kullanimina alistirilmasi, 4. Bebege biberonun belli zaman araliklarinda verilmesi, 5. Biberonun emzik seklinde kullanilmamasi ve 6. Günde iki kez agiz bakimi yapilmasi. Biberonun emzik niyetine kullanilmasi
Biberon çürügü
Biberonu emzik niyetine kullanan ve agizlari her gün düzenli olarak temizlenmeyen çocuklarda 3 yasindan önce olusan yaygin dis çürüklerine biberon çürügü adi verilir (29-31). Yeni dogmus bir bebegin dislerine yapilacak en büyük kötülük biberonun uzun süreli kullandirilmasidir. Bebek, sade süt, bal-pekmez-seker ilave edilmis süt, yogurt, bal-pekmez-seker ilave edilmis yogurt, hazir meyve suyu veya mama ile dolu biberon ile yatirilirsa, agzi sürekli bir sekilde bu gidalarla yikanir. Düzenli agiz bakimi yapilmayan bu bebeklerde biberon çürügü gelisimi de kaçinilmaz olacaktir. Emzirilen bebekler de, eger agiz bakimlari yapilmiyorsa bu tip çürüge adaydirlar. Biberon çürügü, tüm üst kesici disleri ve yaygin vakalarda tüm arka disleri içine alir. Alt ön kesici dislerde olusamaz çünkü emme isleminin kendisi ve tükrük varligi bu disleri korur (Sekil 2). Bebek disleri sürdügü halde biberon kullaniyorsa, sadece uyanik ve oturur pozisyonda kullanmasina izin verilmesi gerekir. Biberon emzik niyetine kullaniliyorsa içine sadece su konmalidir.
Bebeklikte Rutin Agiz Bakimi
Dental plak, gözle görülmeyen, saydam, çok ince kalinlikli, dis çürügü ve diseti hastaliklarindan sorumlu bir tabakadir. Bir miligram plak içinde 200-500 milyon bakteri bulunur. Bu bakteriler, gidalarla etkileserek asit salgilarlar (2,3,4). Bu nedenle, düzenli temizlik disler sürmeden önce baslamalidir. Yeni doganlarda agiz bakimina baslamak için, bebek, kafasi kucakta olacak sekilde yatirilir. Bebegin agzini açmak için isaret parmagi bebegin yanagindan asagi kaydirilir ve alt çene dis etinin üzerinden asagi dogru bastirilir. 5 cm x 5 cm boyutlarinda, çok az miktarda floridli dis macunu sürülmüs bir gazli bezi isaret ve bas parmaklar arasinda tutarak bebegin alt ve üst damagi silinir (Sekil 3). Silme islemi hafif basinç uygulanarak yapilmalidir. Günde iki defa (kahvaltidan ve aksam yemeginden sonra) ve yaklasik iki dakika sürmesi gereken temizlik islemi dis çikarma döneminin hafif atlatilmasina da yardimci olabilmektedir. Düzenli agiz bakimi yapilan bebeklerin disleri, temiz ve dental plak olmayan bir ortamda çikmaya baslayacaktir. Ayni zamanda daha az bakteri bulunan agiz boslugu sayesinde ilk bir yil üst solunum yolu enfeksiyonlarina yakalanma riski de azalacaktir (2).