Öz
Giriş
Nekrotizan enterokolit (NEK), çoğunlukla prematüre bebekleri etkileyen ciddi bir gastrointestinal sorundur. NEK nedeniyle cerrahi tedavi yapılan hastalar ile medikal tedavi ile iyileşen ve sonrasında striktür gelişip cerrahi yapılan yenidoğan hastalarını retrospektif olarak değerlendirmeyi amaçladık.
Gereç ve Yöntem
Ocak 2009 ile Aralık 2021 tarihleri arasında NEK tanısı alan hastaları inceledik. Çalışmamıza cerrahi yapılan ve medikal olarak tedavi edildikten sonra striktür gelişen ve ameliyat edilen hastalar dahil edildi. Demografik bulgular, anne yaşı, doğum haftası, doğum ağırlığı, doğum şekli, NEK tanısının doğum sonrası yaşı, pH, semptomların başlangıcından sonraki ilk C-reaktif Protein (CRP), NEK başlangıcındaki lökosit, hemoglobin ve trombositler, ekokardiyografi, ameliyat yaşı, ameliyat öncesi kan değerlerinin aynı olması ameliyat tekniği ve sonuçları retrospektif olarak incelendi.
Bulgular
Yenidoğan döneminde 40 hastaya NEK nedeniyle primer cerrahi uygulandı, 6 hastaya ise medikal tedavi sonrası cerrahi uygulandı. Hastaların kadın/erkek oranı 15/31 olup, ortalama gebelik yaşı 29,5 hafta idi. Hastalarımızın ortanca anne yaşı 30,0 yıl ve ortanca doğum ağırlığı 1097 g idi. NEK başlangıcında ortalama doğum sonrası yaş 6 gündü (2-39 aralığı). Toplam 43 hastaya ekokardiyografi yapılabildi ve bunların 6’sı normal, 28’inde konjenital kalp anomalisi vardı. NEK nedeniyle primer cerrahi uygulanan hastaların ortanca ameliyat günü 19 gün (dağılım 2-90) idi. 26 hastaya ileostomi, 8 hastaya kolostomi, 1 hastaya ileostomi artı kolostomi yapmak zorunda kaldık. NEK için tıbbi tedavi sonrasında NEK sonrası darlık gelişen 392 hastanın 6’sına cerrahi uygulandı. NEK sonrası darlık geçiren hastaları NEK nedeniyle ameliyat edilen hastalarla karşılaştırdığımızda sadece ameliyat yaşında anlamlı sonuçlar elde ettik (p=0,024).
Sonuç
Klinik olarak NEK geçirmiş hastalarda, uzun süreli beslenme intoleransı, şişkinlik, mide rezidü ve hatta rektal kanaması olan hastalarda NEK sonrası gelişen darlıklar mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır. Bu nedenle yakın takip ve multidisipliner yaklaşımlar çok önemlidir ve tanı için öncelikle kontrast baryumlu radyografi yapılmalıdır.