Öz
Giriş: Trombositler pıhtı tıkacının oluştuğu hemostazın ilk fazında önemli rol oynayan hücrelerdir. Trombositlerin sayı veya fonksiyon bozuklukları kanamaya yol açabilir. Çocukluk çağında trombositopeni etiyolojisinden birçok durum sorumluyken en sık nedeni immun trombositopenilerdir. Çalışmanın amacı; trombositopeni gelişen çocuklarda, nedenleri araştırmak, tedavi ve takip stratejilerini değerlendirmek, tanıdaki ve tedavideki gecikmeleri azaltmak olarak belirlendi.
Gereç ve Yöntem: Çalışmamızda Ocak 2010-Aralık 2015 tarih aralığında kliniğimize başvuran D69.3, D69.4, D69.5, D69.6 İCD kodlarından en az biri verilmiş olan 1500 hasta değerlendirildi. Dahil edilme kriterlerine uymayan hastalar çalışma dışında bırakılınca toplam 440 hasta ile trombositopeni formu dolduruldu.
Bulgular: Çalışmamızda yıllık trombositopeni insidansı 100 000 hastada 8,4 ve İTP insidansı 5,1 olarak bulundu. Hastaların %59’u erkek, %41’i kız cinsiyete sahipti ve ortalama yaşı 6,6±2,1 yıl olarak hesaplandı. En sık trombositopeni nedeni %62 ile immun trombositopeni (İTP) olarak bulundu. İTP hastalarının %49,2’sinde geçirilmiş üst solunum yolu enfeksiyonu öyküsü mevcuttu. Aşı öyküsü sorgulandığında; 40 hastada son 6 hafta içinde aşı yaptırma öyküsü mevcuttu. İTP hastalarının %10,5’inde ilaç kullanımına bağlı trombositopeni saptandı. Tüm hastaların %6,1’inin yenidoğan döneminde olduğu görüldü. İTP hastalarının %53,1’ine tedavi verildi. İntravenöz immunglobulin tedavisine yanıt süresi 36,8±1,2 saat ve steroid tedavisine yanıt süresi 63,2±1,2 saat olarak bulundu. İTP hastalarının %80,6’sında trombosit normale dönme süresi 0-3 ay arasındaydı. Kronikleşme görülen 36 hastanın 25’inin birincil İTP ve 11’inin ikincil İTP olduğu görüldü.
Sonuç: Çocukluk çağında trombositopeni nadir saptanan bir laboratuvar sonucudur. Trombositopeni saptanan hastalarda iyi bir öykü, özgeçmiş-soygeçmiş incelemesi; detaylı fizik muayene ile doğru laboratuvar testleri kullanılarak konjenital trombositopeni sendromları, lösemi, immun trombositopeniler, aplastik anemi gibi kemik iliği supresyonu yapan hastalıklar ya da altta yatan enfeksiyonlar, solid maligniteler saptanabilmektedir. Tedavide hastaların birçoğunda trombosit düzeyinin komplikasyon geliştirmeden ilk 3 ayda kendiliğinden normale dönmesi göz önünde bulundurularak uygun hastalarda “izle ve bekle” stratejisinin uygulanması önemlidir.